Uzun Bir Kışın En Karanlık Gecesi

Stok Kodu:
9786253695187
Sayfa Sayısı:
80
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
%10 indirimli
175,00
157,50
Havale/EFT ile: 154,35
9786253695187
1197789
Uzun Bir Kışın En Karanlık Gecesi
Uzun Bir Kışın En Karanlık Gecesi
157.50
İnsan neyle yaşar?
Hava ve su.
Ekmek ve et.
Hayaller.
Umut.
– ama başka?

Şile'nin yerel gazetelerinden bir haber: Subay Güneş T. kayboldu. Ardından, İstanbul'a yüz kilometre mesafedeki o küçük şehirde gerçekleşen deprem. Ve dünyada bir yere ait olamayanların sığınağı Berlin'den seslenen anlatıcı…

Barbaros Altuğ; ihmaller ve takipsizliği, alınmayan önlemler ve yakalanmayan katilleri, şiddet ve homofobinin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yitirilen ümitleri bir gazete kupüründen yola çıkarak yüzeye çıkarıyor dördüncü romanında. Bir şehrin tarihi yeniden yazılırken, hikâyesini yazmaya söz verdiği Güneş'lerin ve onların en karanlık gecelerinin unutulmasına izin vermiyor.

Deniz kenarına konmuş sarayları, gerçek sahipleri sürgünde ölen hanları, o hanların servetiyle yapılan kaçak gökdelenleri, kimsenin gitmediği camileri, gidecek kimsenin kalmadığı kiliseleri, kuşların, tilkilerin ve erguvanların yuvası olması gereken yere kondurulan pahalı evleri ve şehrin dört bir yanına uzanan gri apartman bloklarını toprağına ve denizine gömu¨yordu. Parçalanan toprağındansa, şehre bir zamanlar evim diyenlerin, başka başka alfabelerde yazılan isimleri kazılı mezar taşları fışkırıyordu. İstanbul binyıllardır toprak altına gizlenmiş olsa da bu¨yu¨k ve mutsuz bir mezarlık olduğunu hatırlıyordu.
İnsan neyle yaşar?
Hava ve su.
Ekmek ve et.
Hayaller.
Umut.
– ama başka?

Şile'nin yerel gazetelerinden bir haber: Subay Güneş T. kayboldu. Ardından, İstanbul'a yüz kilometre mesafedeki o küçük şehirde gerçekleşen deprem. Ve dünyada bir yere ait olamayanların sığınağı Berlin'den seslenen anlatıcı…

Barbaros Altuğ; ihmaller ve takipsizliği, alınmayan önlemler ve yakalanmayan katilleri, şiddet ve homofobinin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yitirilen ümitleri bir gazete kupüründen yola çıkarak yüzeye çıkarıyor dördüncü romanında. Bir şehrin tarihi yeniden yazılırken, hikâyesini yazmaya söz verdiği Güneş'lerin ve onların en karanlık gecelerinin unutulmasına izin vermiyor.

Deniz kenarına konmuş sarayları, gerçek sahipleri sürgünde ölen hanları, o hanların servetiyle yapılan kaçak gökdelenleri, kimsenin gitmediği camileri, gidecek kimsenin kalmadığı kiliseleri, kuşların, tilkilerin ve erguvanların yuvası olması gereken yere kondurulan pahalı evleri ve şehrin dört bir yanına uzanan gri apartman bloklarını toprağına ve denizine gömu¨yordu. Parçalanan toprağındansa, şehre bir zamanlar evim diyenlerin, başka başka alfabelerde yazılan isimleri kazılı mezar taşları fışkırıyordu. İstanbul binyıllardır toprak altına gizlenmiş olsa da bu¨yu¨k ve mutsuz bir mezarlık olduğunu hatırlıyordu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat