Üç Köşeli Satranç

Stok Kodu:
9789755846095
Sayfa Sayısı:
248
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
%17 indirimli
250,00
207,50
Havale/EFT ile: 203,35
9789755846095
1198538
Üç Köşeli Satranç
Üç Köşeli Satranç
207.50

“Yavaş peygamberim, kutlu kaplumbağam! Bir konuda hemfikiriz seninle. Bu masaldaki geçmişin
arka bahçesinde, yalnızca ölüme kurtuluş var. Bir tek, hayatın o arsız bacısına… bu da demek
oluyor ki, tanıkla maktul, yani sen ve ben, dünyanın bu son masalında yer değiştirirken, sen
ölümün nefesini içimdeki mezara üfleyeceksin. Sessizliğin, sesimi boğacak; boğacak ve maktul
olan sen, kendinin tanığı olacaksın. Ölüm, kendi hikâyesini anlatacak ve sen, bu yarasanın
kanatları altındaki sefil krallığıma inanacaksın. Sen ki içimdeki mezardan dışarı çıkıp geldin; az
şey mi bu? Ölüm denen o yalvaç bacıyı sırtından atıp Âdem'in sürgün yurduna geri döndün. Hem
şehit hem de şahitsin, artık hem kehanet hem de kefaret… Kutlu yolculuğun, bir gerçeği öğretti
bana: Hiçbir ölüm geçmişe gömülmüyor, hiçbir cinayet… Her şey şimdide var olmaya devam
ediyor. Yara daha çok kanamaya, kan daha hızlı akmaya devam ediyor. Ve ikimiz de biliyoruz ki
burası, sonun başladığı yer; her şey bu kavruk düzlükte, yeni baştan başlayacak. O halde
emrindeyim; haydi durma, ilerle!”
Uygarlığımız, yeryüzüne mutluluk ve esenlik getirme iddiasından vazgeçeli, çok oldu. Kanlı bir
oyundur, sürüp gidiyor. Bütün taşlar hileli ve bunu herkes biliyor. Şimdilerde masalların,
destanların, türkülerin ve yavukluların hikayesini sona erdiren bir yeni oyundur, oynanan. Oyun
sürdükçe, ölüm daha da güçleniyor; yenilenlerin kanı daha hızlı akıyor: İşte “Üç köşeli satranç” o
kanın izini sürüyor.

“Yavaş peygamberim, kutlu kaplumbağam! Bir konuda hemfikiriz seninle. Bu masaldaki geçmişin
arka bahçesinde, yalnızca ölüme kurtuluş var. Bir tek, hayatın o arsız bacısına… bu da demek
oluyor ki, tanıkla maktul, yani sen ve ben, dünyanın bu son masalında yer değiştirirken, sen
ölümün nefesini içimdeki mezara üfleyeceksin. Sessizliğin, sesimi boğacak; boğacak ve maktul
olan sen, kendinin tanığı olacaksın. Ölüm, kendi hikâyesini anlatacak ve sen, bu yarasanın
kanatları altındaki sefil krallığıma inanacaksın. Sen ki içimdeki mezardan dışarı çıkıp geldin; az
şey mi bu? Ölüm denen o yalvaç bacıyı sırtından atıp Âdem'in sürgün yurduna geri döndün. Hem
şehit hem de şahitsin, artık hem kehanet hem de kefaret… Kutlu yolculuğun, bir gerçeği öğretti
bana: Hiçbir ölüm geçmişe gömülmüyor, hiçbir cinayet… Her şey şimdide var olmaya devam
ediyor. Yara daha çok kanamaya, kan daha hızlı akmaya devam ediyor. Ve ikimiz de biliyoruz ki
burası, sonun başladığı yer; her şey bu kavruk düzlükte, yeni baştan başlayacak. O halde
emrindeyim; haydi durma, ilerle!”
Uygarlığımız, yeryüzüne mutluluk ve esenlik getirme iddiasından vazgeçeli, çok oldu. Kanlı bir
oyundur, sürüp gidiyor. Bütün taşlar hileli ve bunu herkes biliyor. Şimdilerde masalların,
destanların, türkülerin ve yavukluların hikayesini sona erdiren bir yeni oyundur, oynanan. Oyun
sürdükçe, ölüm daha da güçleniyor; yenilenlerin kanı daha hızlı akıyor: İşte “Üç köşeli satranç” o
kanın izini sürüyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat